Ey bülbül-i hoş-nevâ, hamûş ol
V’ey kalb-i hazîn, zehir-nûş ol
Üstâd-ı hüner Zekâî gitti
Ey bank-i âdem, sürûd-gûş ol
Avnî dil-i zâre teliyet yok
Ey eşk-i dü dîde, pür-hurûş ol
Ahmed Avni Konuk’un, Hocası Zekâî Dede’nin vefatı üzerine yazdığı ve sûzidil makamından kâr olarak bestelediği güfte ile söze başlanması, kendisini hususen tavsif edecek bir kelâm bulunamadığı içindir…
Hristiyan takvimine göre 1870 yılında Musa Kâzım Efendi ve Fatma Zehrâ Hanım’ın oğlu olarak İstanbul’da dünyaya gelen Ahmed Avnî Bey, çocuk yaşlarında iken evvela babasını, sonrasında annesini kaybetti. İbtidâî mektebini bitirdikten sonra Kur’ân-ı Kerîm’i hıfzetti ve sıkı bir Arapça tedrisatından geçti. Anne ve babasını kaybettiği için eğitimini devam ettirdiği Darüşşafaka’dan miladî 1890 yılında mezun oldu. Mezuniyetini müteakip Galata İttihat Postahanesi’nde memuriyete instisap etti. Memuriyeti ile beraber Mekteb-i Hukuk-u Şahane’deki hukuk tahsilini ise birinci olarak bitirdi.1909’da Posta Nezâreti’nde Kalem Müdürü, 1922’de Posta Umum Müdür Muavini, Eylül 1930’da Umum Müdürlüğü Hukuk Müşaviri oldu. 1933’te kendi arzusuyla tekaüde ayrıldı.
Yetim olarak hayatına başlamış, Kur’an’-ı Azimüşşân’ı hıfzetme şerefine nail olmuş, hukuk mektebini birinci olarak bitirmiş, dönemin en mühim kurumlarından olan PTT’de yüksek derecede hizmet vermiş, Zekai Dede’den ders almış, Mehmed Esad Efendi ve Ahmed Amiş Dede’nin sohbet halkalarına iştirak etmiş bir derviştir Ahmed Avni Konuk. Böylesine çok yanlı bir şahsiyet olan Avnî Efendi, tercüme alanında da Menâkıb-ı Hazreti Mevlânâ ve Fîh-i Mâ Fîh gibi eserleri Türkçe’ye başarıyla çevirmiş, aynı zamanda fevkalâde eserler te’lif etmiş bir âlimdir. Zira kendisinin kaleme aldığı Füsusu’l Hikem ve Mesnevî Şerhi alanındaki en mühim eserlerden bazıları olarak kabûl edilir, tıpkı mezar taşında yazdığı gibi. Ahmed Avnî Bey’in memuriyet hayatındayken, çoğunluğu tasavvufî mahiyette olmak üzre, telif, tercüme ve şerh türünde otuzdan fazla eser verecek kadar velûd bir kalem olması da hayret edilecek bir husustur. Ve lâkin gençliğinde ‘’bıyıklı evliya’’ olarak bilinen Ahmed Avnî Efendi’nin Arapça, Farsça ve Fransızca’ya dair vukufiyyeti, bu hususiyetinde olduğu gibi onun ilim ve san’at üzerine hayli şümûl bir karaktere sahip olmasını temin eden önemli amillerdendir.
Ahmed Avnî Efendi, Selanikli Mesnevîhan Mehmed Esad Dede’ye intisab etmiş bir derviş idi aynı zamanda. Döneminde, Tahirü’l Mevlevî ve Abdülhay Efendilerle beraber mürşidinin rahle-i tedrisatından geçmiş en acar üç talebeden biriydi. Şeyhinin Farsça tedrisatından geçen Avnî Bey Mesnevî’yi okuyarak kendisinden icazetname alabilmişti. Aynı dönemde Fatih Türbedarı Hz. Ahmed Âmiş Efendi’nin sohbetlerine de iştirak etti. Ahmed Avnî Bey Mevlevîyye Tarık’ini yol bilmiş, Hz. Mevlânâ’ya gönülden bağlanmıştır. Kendisinin Mevlevî meşrebinden bahsedildiği vakit kendisinin dervişane ruhunun bir tezahürü olan şu nazik hatırayı nakletmek icab eder:
“Ahmed Avnî Bey bir gün maruzatını arz etmek üzre mürşidi olan merhum Esad Dede Hazretleri’nin huzuruna çıkıp şöyle demiş: “Efendim ben çok üzülüyorum. Çünkü ben derviş olmak istiyorum ama çile çekecek vaktim yok; ben devlette çalışıyorum, nasıl olacak?”. Hazret de tebessüm edip şöyle buyurmuşlar: “Evlâdım! Senin çilehânen dairendir, çalıştığın yerdir. Senin çilen, ettiğin hizmettir. Öyle bir yerlere girip sokulmana gerek yok. Sen bu işleri yaparak zaten derviş oluyorsun.”
Mûsiki hususunda da bugün bizleri maddî dünyanın endişesinden tehcir eden pek çok eserin güftesi ve bestesi kendisine aittir. Dârüşşafaka’da talebe iken başladığı mûsiki hayatının en önemli figürü, okulun mûsiki muallimi Eyyûbî Zekâi Dede’dir. Okuldan mezuniyetini müteakip kendisiyle eskilerin “Fem-i Muhsin” dedikleri usta ağızdan dinlemek ve geçmek suretiyle mûsiki çalışmalarını sürdürmüş olan Ahmed Avnî Bey, mûsiki geleneğimizin Osmanlı’dan Cumhuriyete olan geçiş sürecinde bir köprü vazifesi üstlenmiştir aynı zamanda. İlâveten, Fındıkzâde Taşkasap’ta meşkhâne haline getirilmiş bir kahvehanede Hacı Kirâmi Efendi’den mûsiki meşkeden Avnî Bey, gençlik yıllarında Zekâi Dede’nin talebelerinden Suphi Ezgi ve Rauf Yektâ Bey’le de teşrik-i mesaide bulunmuştur. Nota bilmeyen, ancak dilkeşîde ve bend-i hisar adlarında iki makam icat eden Ahmed Avni Bey, bûselik-aşiran, rûy-i ırak ve dilkeşîde makamlarındaki Mevlevî âyinleri dışında dinî eser bestelememiş; din dışı sahada bestelediği kâr, kâr-ı nâtık, beste, ağır ve yürük semâi ile şarkı formlarında hepsinin güftesi kendisine ait otuz sekiz adet eserin sahibidir. Üzerinde hiç malûmatının olmadığı bir makamdan edvâr kitaplarındaki tarif üzerine derhal bir eser besteleyecek kadar mûsiki nazariyatına vâkıf olan Avnî Efendi’nin 119 makamdan vücuda gelen kâr-ı nâtık’ı, Türk musikisinde en muhtevalı kâr-ı nâtık’dır. İstanbul Konservatuvarı neşriyatı arasında yayımlanan âyinlerden altı tanesinin güftesini nazmen Türkçe’ye tercüme eden Ahmed Avnî Bey, Türk mûsiki tarihinde Itrî ekolünün son temsilcileri arasında kabul edilir aynı zamanda.
El attığı hemen her alanda olduğu gibi şiirde de fevkalâde kabiliyetli ve gayretli bir zattır Ahmed Avnî Konuk. Biz onun portresini her ne kadar nazik ve dervişâne meşrep bir insan olarak tasvir etsek de vakti geldiğinde lafını esirgemeden hakikati mısralara haykırmış bir şâirdir. Tevfik Fikret’in bütün o hezeyanlarla dolu, galiz efkârını beyân ettiği Tarih-i Kadîm şiirini o da Mehmet Akif gibi reddeden, ‘Şâir-i Muhterem Âkif Bey’e Hitâben Tevfîk Fikret Bey’in Yazdığı Hezeyânlarına Cevâbdır’ isimli uzun bir şiir kaleme almış bir kimsedir Avnî Bey.
Milletimizin son dönemde yetiştirdiği en büyük münevverlerden olan Ahmed Avnî Bey hakkında pek fazla malûmata sahip olmayışımız bizler için bir hicap vesilesidir. Medeniyetimizin bânîlerinden ve medeniyetimizin üzerine bina edildiği temellerin bu günlere gelmesinde pek ciddi emekleri olan bu ârif, azîz, âlim ve âgâh şahsiyyet, 19 Mart 1938’de 70 yaşında Rahmet-i Rahmân’a kavuşmuştur.
Merkezefendi Mezarlığı’na defnedilen naaşının medfun olduğu kabrinde şu ibare yazılıdır:
On Dördüncü Hicrî Asrın En Büyük Füsusu’l Hikem ve Mesnevî Şerif Şârihi
Tasavvuf ve Mûsiki Üstatlarından
Ahmed Avniyyül Mevlevî Konuk Burada Yatar
Ruhuna Fâtiha
Kaynakça
Esendere Kültür ve Sanat Derneği, Ahmed Avni Konuk
Âlimliği ârifliğe yükselten kişi: A. Avni Konuk
Barkçin, Savaş. Klasik Yayınları, 2011. Ahmed Avni Konuk Görünmeyen Umman
Yorumlar kapatıldı.